

Bugün, modern tıbbın en önemli gündem maddelerinden ikisini, yani diyabeti ve çağımızın en popüler diş hekimliği uygulamalarından biri olan diş implantlarını masaya yatırıyoruz. Konu biraz teknik görünebilir, ama inanın bana, bu iki başlık arasındaki ilişki, binlerce kişinin hayatını doğrudan etkiliyor. Eğer siz de şeker hastaları için implant tedavisi sürecini merak ediyorsanız veya aklınızda “şeker hastalarına implant yapılır mı?” gibi bir soru varsa, doğru yerdesiniz. Gelin, bu hassas konuyu tüm açıklığıyla ve samimiyetimizle konuşalım.
Öncelikle, konunun temelini sağlam atalım. Şeker hastalığı ve diş sağlığı arasındaki ilişki, sadece bir olasılık değil, kanıtlanmış bir gerçektir. Diyabet, bildiğiniz gibi, vücudun şekeri (glukozu) kullanma biçimini etkileyen kronik bir durumdur. Kontrolsüz yüksek kan şekeri seviyeleri, sadece böbrek, göz veya sinir sistemini değil, ağız sağlığını da derinden etkiler.
Peki, bu etki tam olarak nasıl gerçekleşiyor?

Diş implantları, eksik dişlerin yerine konmasında kullanılan, genellikle titanyumdan yapılmış yapay diş kökleridir. Çene kemiğine cerrahi olarak yerleştirilirler ve üzerine porselen veya zirkonyumdan bir diş protezi takılır. Doğal dişe en yakın hissi ve fonksiyonu sağladıkları için günümüzde altın standart olarak kabul edilirler.
Ancak, implantların başarısının en kritik şartı, çene kemiğiyle tam ve sağlam bir şekilde kaynaşmasıdır. Bu sürece osseointegrasyon denir ve bu süreç, diyabet gibi sistemik hastalıkların varlığında özel bir dikkat gerektirir.
En can alıcı soruya geldik: “Şeker hastalarına implant yapılır mı?”
Kesin ve net cevap: Evet, yapılır.
Ancak bu “evet”, koşullu bir evettir. Diyabetli hastalarda implant uygulaması, titizlik, multidisipliner bir yaklaşım ve en önemlisi, hastanın kan şekeri kontrolüne bağlıdır. Diyabet, implantın başarısını doğrudan etkileyebilecek iki ana risk taşır:
Aslında, tip 1 diyabet implant başarısı ile tip 2 diyabet implant başarısı arasındaki en temel belirleyici faktör, diyabetin tipi değil, metabolik kontrolün seviyesidir.
Özetle, ister tip 1 diyabet implant hastası olun ister tip 2 diyabet implant hastası, cerrahiye girmeden önce kan şekeri seviyenizin belirlenmiş güvenli aralıkta olması şarttır.

Şeker hastaları için implant tedavisi sürecini başarıyla tamamlamak için hem hastaya hem de hekime büyük sorumluluklar düşer. İşte bu yolda dikkat edilmesi gereken en önemli adımlar:
İmplant cerrahisine başlamadan önce, hastanın endokrinoloji uzmanıyla konsültasyonu ve en güncel HbA1c değeri hayati önem taşır. Çoğu hekim, implantın güvenli bir şekilde yerleştirilmesi için HbA1c değerinin %7’nin altında olmasını tercih eder. Eğer kan şekeri kontrolsüzse, cerrahi ertelenmeli ve önce metabolik denge sağlanmalıdır. Bu, implantın sadece başarılı olmasını değil, aynı zamanda uzun ömürlü olmasını da garanti eden ilk adımdır.
Diş implantlarının uzun ömürlü olmasının anahtarı, çevrelerindeki dokunun sağlıklı kalmasıdır. Diyabetin diş sağlığı üzerindeki etkileri zaten enfeksiyon riskini artırdığından, diyabetli hastaların ağız hijyeni alışkanlıkları mükemmel düzeyde olmalıdır. Cerrahi öncesi diş etlerinin tamamen sağlıklı olması, implant sonrası ise düzenli fırçalama, diş ipi ve arayüz fırçası kullanımı şarttır. Hekiminizin önereceği özel ağız gargaraları da iyileşme sürecine destek olabilir.
Şeker hastalarına implant uygulaması yapılırken, hekimler genellikle daha az invaziv (girişimsel) cerrahi teknikleri tercih eder ve gerekirse tek seansta çok sayıda implant yerine, daha küçük aşamalara bölerek ilerleyebilirler.
Gördüğünüz gibi, diş implantları ve diyabet kesinlikle birbirine düşman değillerdir; ancak dostlukları sıkı kurallara bağlıdır. Diyabet tanısı almış olmanız, modern ve konforlu bir gülümsemeye sahip olamayacağınız anlamına gelmez. Önemli olan, durumu doğru yönetmek, disiplinli olmak ve hekiminizle tam bir iş birliği içinde çalışmaktır.
Unutmayın, iyi kontrol edilmiş bir diyabet, şeker hastalığı ve diş sağlığı arasındaki dengeyi lehinize çevirir. Eğer kan şekeri seviyeniz kontrol altındaysa, şeker hastaları için implant tedavisi yüksek başarı oranlarıyla uygulanabilir ve size yıllarca sürecek sağlıklı, fonksiyonel ve estetik bir gülümseme armağan edebilir.

Öncelikle daima Endokrinoloji Uzmanınızla görüşmelisiniz. Diş hekiminize gelmeden önce, kan şekeri kontrolünüzün yeterli düzeyde olduğundan emin olmak için doktorunuzdan güncel HbA1c değerinizi ve cerrahi onayınızı almalısınız. Bu onay, hem sizin sağlığınız hem de implantın başarısı için bir ön şarttır.
Deneyimli bir hekim, diyabetli hastaların cerrahi süreçlerinde ekstra tedbirler alır. Cerrahi, genellikle kan şekerinizin nispeten daha düşük ve stabil olduğu sabah saatlerinde planlanır. İşlem öncesi ve sonrasında koruyucu antibiyotik tedavisine başlanır. Cerrahi stres, kan şekerini yükseltebileceği için, doktorunuz size ve endokrinoloji uzmanınıza danışarak, işlemin yapılacağı gün insülin veya ilaç dozajınızda küçük ayarlamalar yapılmasını önerebilir. En önemlisi, işlemden hemen önce parmak ucu kan şekeri ölçümü yapılır ve güvenli aralıkta (genellikle 180 mg/dL altı) olduğunuz teyit edilir.
İmplantın başarısız olma riskini en aza indirmek büyük ölçüde size bağlıdır ve bu, sadece ameliyat sonrası iyileşme döneminde değil, ömür boyu sürecek bir disiplin gerektirir.
Kan şekeriniz mükemmel kontrol altındaysa, iyileşme süreciniz sadece birkaç hafta uzayabilir. Diyabeti olmayan bir hastada osseointegrasyon 3 ay sürerken, sizin için bu süre hekiminizin kararıyla 4 ila 6 ay arasında tutulabilir. Önemli olan süre değil, kemiğin implantı ne kadar sağlam sardığıdır.
Hayır, şanssız değilsiniz. İmplant başarısında belirleyici faktör, diyabetin tipi (Tip 1 diyabet implant ya da Tip 2 diyabet implant olması) değil, metabolik kontrolün kalitesidir. Tip 1 diyabetliler, genellikle kan şekeri takibini daha disiplinli yaptıkları için, iyi kontrol edilen Tip 1 diyabet hastalarında implant başarısı, kötü kontrol edilen Tip 2 diyabet hastalarından daha yüksek olabilir.
Evet, hekiminiz haklı olarak ek bir prosedür önermiş olabilir. Periodontitis gibi diyabetin diş sağlığı üzerindeki etkileri, yıllar içinde çene kemiğinizin erimesine yol açmıştır. İmplantın stabil olması için yeterli kemik hacmi şarttır.
Kemik greftleme (ek kemik tozu uygulaması), diyabetli hastalarda daha fazla risk taşıyabilir çünkü eklenen kemik materyalinin vücut tarafından kabul edilmesi ve yeni kemiğe dönüşmesi, normal iyileşmeden daha zorlayıcıdır. Ancak, bu durum, tedavinin imkansız olduğu anlamına gelmez. Hekiminiz muhtemelen:
Doğru planlama, sıkı takip ve sizin kusursuz kan şekeri yönetimi ile bu ek prosedür de başarıyla tamamlanabilir. Unutmayın, sağlam bir temel olmadan implantın ayakta kalması mümkün değildir.

